Kollar ve bacaklar vücudun ekstremiteleri olarak adlandırılırlar. Kol ve bacakta gelişen lokal ileri evre kanserlerde geleneksel olarak o ekstremitenin ampütasyonu planlanabilir. Bu duruma neden olabilecek kanserler malign melanom başta olmak üzere, squamöz hücreli cilt kanseri, yumuşak doku sarkomları ve diğer nadir kanser tipleri şeklinde sıralanabilir. Bu gibi durumlarda ekstremiteki lezyon mümkün ise metastaz ihtimali olan lenf nodu havzası ile birlikte tamamen cerrahi olarak çıkarılabilir. Cerrahiye izin vermeyecek derecede ileri evrede ise izole ekstremite perfüzyonundan sonra evre gerileyince bir sonraki seansta çıkarılabilir. Bacak ve koldaki kanserlerde kol ya da bacağa giden atar ve toplar damarlar özel teknolojik cihazlar kullanılarak tüm vücut dolaşımında ayrılır ve perfüzyon cihazı sayesinde dolaşımı sadece kendi içerisinde gerçekleşir. Atar ve toplar damara yerleştirilen kateterler aracılığı ile ekstremiteye kemoterapi verilir. Böylelikle tüm vücuda kemoterapi verilmez ve hasta kemoterapinin toksik etkilerinden korunmuş olur. Bu esnada kemoterapi direk olarak kol veya bacaktaki tümörle maksimum derecede temas eder ve en efektif fayda sağlanır. Böylelikle ekstremite ampütasyon riskinden korunabilir ya da kaçınılmaz bir ampütasyon için zaman kazanılabilir. Bu yöntem vücuttan ayrı yapıldığı için İZOLE EKSTREMİTE PERFÜZYONU olarak adlandırılır.
Kanser taraması kanser gelişmeden önleme amacıyla yapılır. Kanser taramaları kişiye özel planlanmalıdır. Bu taramalar için bazı uluslararası standart tetkikler dışında sağlıklı bireyin özgeçmişi, mesleği, yaşam tarzı sorgulanarak yapılır. Cinsiyet yapılacak tetkik ve taramaların niteliğini değiştirir. İnsanların meslekleri; maruz kaldıkları kimyasal etkenler ve radyasyon, sedanter yaşam, sürekli uğradıkları travmalar, iş yerinin psikolojik alt yapısı, güneş ışığından mahrum kalma yada güneş ışığına aşırı maruziyet açılarından oldukça önem taşır. Yaşam tarzı; kişilik yapısı, hareketsiz yaşam, stres, beslenme alışkanlıkları, şişmanlık ve obezite, sigara ve alkol gibi zararlı madde kullanımı, aile ya da sosyal yaşamının kalitesi ve psikolojik alt yapısı açılarından önem taşır. Bilinmelidir ki ailedeki kanser hikayesi bireyde kanser gelişmesi açısından genetik yük anlamına gelir. Genetik olarak riskli bireylerin mutlaka genetik taramalarının yapılması gerekir. Tüm bu faktörler göz önüne alınarak kişiye göre özelleştirilmiş kanser tarama programları düzenlenmelidir. Kanserde erken tanı hayat kurtarıcıdır.
Erkek Kanser Tarama
Erkeklerde en sık görülen kanser tipleri prostat, akciğer, kolon kanserleri olarak sıralanabilir. Özellikle 50 yaş üzeri erkeklerde akciğer filmi, PSA düzeyleri, gastroskopi ve kolonoskopi taramaları standart testler olarak sıralanabilir. Özellikle 50 yaş üzerinde ve sigara kullananlarda akciğer filmi mutlaka yapılmalıdır. Karın bölgesinin ultrasonografik incelemesi bu testlere eklenebilir. Bu testler belli zaman aralıkları ile tekrarlanır. 40 yaş üzerinde mide ile ilgili yanma, reflü, dispeptik yakınmaları olan hastalara mutlaka gastroskopi yapılarak özofagus, mide ve ince bağırsakların ilk kısmı gözlenmelidir. Şüpheli lezyonlardan biyopsi alınmalıdır. Ailesinde mide ve kolon kanseri hikayesi olan mide ağrısı, karında şişlik, makattan kanama şikayetleri olan bireylere yaş gözetmeksizin mutlaka endoskopi yapılmalıdır. Tümör Marker’ ları şüphe düzeyi yüksek organa spesifik olarak istenebilir. Gerekli ise genetik testlerin tarama testlerine eklenmesi gerekebilir.
Kadın Kanser Tarama
Kadınlarda en sık görülen kanser tipleri meme, akciğer, kolon kanserleri olarak sıralanabilir. 40 yaşında her kadına baseline meme ultrasonografisi ve mamografi tetkiki yapmak gereklidir. İlerideki mamografi ve ultrasonların karşılaştırılması için bu tetkikler saklanır. 50 yaş üzerindeki kadınlarda mamografi ve meme ultrasonografisi her yıl bir kez tekrarlanır. Bu tetkiklerde maruz kalınan radyasyon oranı çok düşüktür. Bununla birlikte her yıl mutlaka jinekolojik muayene ve karın ultrasonografisi yapılmalıdır. SMEAR testi HPV için uyarıcı ve tespit edicidir. Akciğer filmi 50 yaş üzerinde özellikle sigara içenlerde yapılmalıdır. 50 yaş üzerinde gastroskopi ve kolonoskopi uygulanmalıdır. Ailede meme kanseri hikayesi ve BRCA/1-2 genetik test pozitifliği varsa ailedeki bireylere bu genetik testler mutlaka yapılmalıdır. Genetik test sonucu pozitif olan bireylerde meme ve overler proflaktik olarak ameliyat edilebilir ya da yakın takipte tutulur. HPV virüsü serviks kanseri açısından büyük önem taşır. Kadınların aktif cinsel yaşama başlamadan HPV’ ye karşı aşılanmaları günümüzde standart haline gelmiştir. Halen aşılanmamış olan kadınların aşılanmaları özellikle servix kanserine karşı koruyucu olacaktır. Tümör Marker’ ları vakaya spesifik olarak istenebilir.
Memenin İyi Huylu Hastalıkları
Kadınların üçte birinde fibrokistik meme paterni görülür. Fibrokistik meme paterni en sık görülen iyi huylu meme hastalığıdır. Kistlerden ve fibroadenom denen iyi huylu lezyonlardan oluşur. Kistler komplike olmadıkça; yani enfekte değillerse ve boyutları küçük ise takip edilebilirler. Eğer enfekte olurlarsa veya kanama nedeniyle büyürlerse kist aspirasyonu gerekebilir. Fibroadenomlar boyutlarına göre takip edilebilirler ancak fibroadenomların boyutu 3 cm’ e ulaşırsa biyopsi yapma ihtiyacı doğar. Biyopsi ile radyolojik tanı doğrulandıktan sonra cerrahi olarak çıkarılabilirler. Granülomatöz Mastit memenin bir diğer iyi huylu lezyonudur. Hastanın yaşam konforunu oldukça bozabilir; genellikle antibiyotik ve steroid haplarla tedavi edilir. İleri aşamalarında lezyonların cerrahi olarak çıkarılması gerekebilir. Granülomatöz mastit nedeniyle nadiren daha büyük çapta operasyonlar yapmak gerekebilir. Memenin adenom, hiperplazi gibi bazı proliferatif tipte lezyonları iyi huylu olmakla birlikte kanser gelişme riskini arttırdığı için ameliyatla çıkarılmalıdır. Memede diğer vücut bölgelerinde de olduğu gibi yağ bezeleri, leiomyom, fibrom denen bağ dokusu iyi huylu tümörleri görülebilir; bu lezyonların tedavisi de cerrahidir.
Aksesuar Meme ve Nipple
Embriyolojik gelişim esnasında olması gereken yerin dışında beklenmedik şekilde meme dokusu gelişebilir. En sık görülen lokasyon her koltuk altı bölgesidir. Bu rahatsızlığın olduğu kadınlar koltuk altında aşırı yağ dokusu veya dolgunluk hissederler. Emzirme dönemindeki kadınlarda tıpkı esas meme dokusu gibi koltuk altındaki aksesuar meme dokuları da şişer. Kozmetik olarak kötü görünüme neden olan bu gelişim anomalisinin tedavisi estetik olarak bu dokuların çıkarılmasıdır. Unutulmamalıdır ki tıpkı esas meme dokuları gibi aksesuar meme dokuları da meme kanseri için olağan risk taşır. Aksesuar meme başı embriyolojik dönemde her 2 kasık bölgesinden meme dokusunun üzerine kadar herhangi bir alanda gelişebilir. Çoğu zaman ben ya da et beni olduğu zannedilir. Bu dokular da kozmetik açıdan kötü görünüme neden olur. Tedavide cerrahi eksizyon uygulanır.
Jinekomasti
Erkeklerde meme dokusu içerisinde kitle lezyon ya da her memenin simetrik olarak büyümesi olarak tarif edilebilir. Ağrıya ve kötü kozmetik görünüme neden olur. Hormonal düzensizlik, ergenlik dönemi, memede kitle formasyonu nedenler arsındadır. Tedavide estetik olarak cerrahi uygulanır ve her 2 meme normal boyuta getirilir.
Sliding Tip Mide Fıtığı
Yemek borusu ile midenin birleşme yeri olan gastroözofageal bileşkenin göğüs içerisine doğru kayması sonucu meydana gelir. Huzursuz uyku, ağza acı su gelmesi (reflü), astım, kötü ağız kokusu ve kötü diş hijyeni gibi şikayetlere neden olur. Uzun zaman devam etmesi halinde Barret Özofagus denen kansere yol açan prekanseröz lezyona dönüşebilir. Genellikle karın içi basıncının artması nedeniyle olur. Şişmanlık, gebelik, ağır kaldırmak, yaşla birlikte kas dokusunun zayıflaması sebepler arasında sayılabilir. Tanıda endoskopi ve göğüs bölgesinin tomografisi faydalıdır. Tedavide laparaskopik (kamera ile kapalı yöntem) Nissen Funduplikasyonu uygulanır. Karın duvarında minimal iz bırakır ve reflü semptomlarını düzeltir.
Paraözofageal Tip Mide Fıtığı
Gastroözofageal bileşke karın bölgesinde anatomik pozisyonundadır ancak midenin üst kısmı, transvers kolon, nadiren dalak göğüs bölgesine doğru ilerler ve bu bölgede sıkışır. Kansızlık, göğüste ağrı ve dolgunluk hissi, solunum güçlüğü belirtiler arasında sayılabilir. Göğüs bölgesinin tomografi ile görüntülenmesi ve endoskopi tanı koymada yardımcıdır. Tedavide laparaskopik veya duruma göre açık cerrahi tercih edilebilir. Operasyon esnasında karın içine ait organlar göğüs bölgesinden çıkarılarak karın içine iade edilir, fıtık alanı onarılır.
Mix Tip Mide Fıtığı
Sliding ve paraözofageal tipin bir arada olduğu tiptir. Tedavide genellikle laparaskopik yöntem kullanılır, nadiren açık cerrahi gerekebilir.
Karaciğer Kist Hidatiği
Kist hidatik enfeksiyöz bir hastalıktır, parazit aşısı olmayan köpek dışkısı ile bulaşması sıktır. Genellikle iyi yıkanmamış sebze, meyve, yeşillik gibi besinlerle ya da hayvan dışkısına temasla bulaşır. Bu parazit sindirim yolu ile karaciğere ulaşır ve burada yerleşir. Kistlerin evreleri vardır. Bazı basit tipleri medikal tedavi ile izlenebilir ancak aktif kistlerin ameliyatla boşatılarak temizlenmesi gerekir. Ameliyat laparaskopik (kamera ile kapalı yöntem) ya da açık teknikle yapılabilir. Ameliyat sonrası bir süre parazit için medikal tedavi uygulanır.
Karaciğer Basit Kistleri
Karaciğerde bulunan içerisinde masum sıvı içeren basit kistlerdir. Genellikle ultrason ile takip altında tutulurlar. Çok nadiren ağrıya neden oluyorsa aspirasyonla radyolojik olarak boşaltılabilir.
Karaciğer Hemajiomları
Hemanjiomlar basit damar yumakları olarak tanımlanabilir. Genellikle ultrason ve şüpheli durumlarda karaciğer MR’ ı ile tanı konur. Çok büyük değilse ve ağrı oluşturmuyorsa takip yeterlidir. Çok büyük ve ağrıya neden olan lezyonlarda ameliyatla çıkarılmaları gerekebilir.
Karaciğer Adenomları
Karaciğerin iyi huylu ya da borderline lezyonlarıdır. Tespit edildiklerinde biyopsi yapmak uygun olabilir. Tanı konduğunda ameliyatla çıkarılmaları uygundur. Ameliyat açık ya da laparaskopik (kamera ile kapalı) yöntemle yapılabilir.
Karaciğerin Fokal Nodüler Hiperplazisi
Hormonal olarak aktif olan genç kadınlarda daha çok görülür. Hormon ilaçları kullanan kadınlarda görülme ihtimali daha yüksektir. Karaciğer MR’ ı yardımı ile tanı koyulur. Belli bir boyuta kadar takip edilebilir. Boyutu büyükse ve kanser riski taşıdığı düşünülürse ameliyatla çıkarılabilir.
Safra Kesesi Taşları
Safra kesesinde bir veya daha fazla, bazen yüzlerce taş oluşması sonucu görülür. Safra kesesinde taşlar oluşabileceği gibi kristaloidler ve çamur da gözlenebilir. Bu duruma Kolelitiazis adı verilir. Safra kesesi taşlarının korkutucu komplikasyonlarından biri bu taşlardan birinin veya bir kaçının ana safra yoluna düşmesidir. Bu durumda koledoğa düşen taşlar ana safra yolunu tıkar ve sarılık oluşumuna neden olur. Bununla birlikte pankreas kanalını da tıkarsa yanısıra pankreatit gelişir. Bir diğer komlikasyon ise 10 yıl ve uzun sürede safra kesesi taşlarının kansere yol açma ihtimalidir. Safra kesesinde taşlar oluştuğunda tedavi genellikle laparaskopik (kamera ile kapalı yöntem) cerrahi ile safra kesesinin tamamının alınmasıdır. Bazı seçilmiş vakalarda safra kesesi taşı izlenebilir veya ERCP denen yöntemle çıkarılabilir.
Safra Kesesi Polipleri
Safra kesesi polipleri safra kesesinin kendi dokusundan gelişen iyi huylu lezyonlardır. Genellikle 7 mm, 10 mm buyutuna kadar ultrasın ile takip edilebilirler. Belli bir boyutun ve sayının üzerindeki polipler için laparaskopik kolesistektomi operasyonu ile safra kesesinin tamamının alınması ameliyatı yapılır. Safra kesesi poliplerinin en önemli tehlikesi ve ameliyat sebebi safra kesesi kanserine dönüşme ihtimalidir.
Dalak Kist Hidatiği
Kist hidatik hastalığı parazitle enfekte köpek dışkısından bulaşır. Bulaş genellikle iyi yıkanmamış sebze, meyve ve yeşilliklerden gerçekleşir. Daha çok karaciğer ve akciğerde görülen bu hastalık nadiren dalakta da görülebilir. Tedavisi splenektomi denen; dalağın laparaskopik (kamera ile kapalı) veya açık cerrahi yöntemle alınmasıdır. Sonrasında bir süre parazit için medikal tedavi uygulanır.
Hematolojik Hastalıklara Bağlı Splenemegali
Hematolojik hastalıklara bağlı dalağın aşırı büyümesi durumunda dalak karın içerisinde gereğinden fazla yer kaplar, solunumu ve gastrointestinal pasajı bozabilir. Bununla birlikte bazı kan değerlerinin bozulmasında etkendir. Tedavide splenektomi denen dalağın tamamen alınması ameliyatı uygulanır. Splenektomi sonrası hastanın kan değerleri normale döner ve şikayetleri kaybolur.
Dalağın Basit Kistleri Aksesuar Dalak
Her iki hastalıkta da bu durum rastlantısal olarak tespit edilir. Batın ultrasonu ve tomografi takipte yeterlidir.
Pankreatit
Safra kesesinden safra kanalına düşen taşlar sonucu, kronik ilaç kullanımına bağlı, metabolik/hormonal hastalıklar sonucu gelişebilir. Safra kesesi taşlarına bağlı oluşan pankreatit hayati öneme sahip ağır bir hastalıktır. Tedavide ERCP denen endoskopik yöntemle safra kanalına düşen taşlar temizlenir ve ardından safra kesesi ameliyatı yapılır. Böylelikle pankreatit gerileme gösterir. Diğer nedenlere bağlı gelişen pankreatitler; nekrotizan pankreatit denen tablo gelişmedikçe ameliyat edilmezler. Pankreatite neden olan problemin ortadan kaldırılması ve medikal tedavi ile hastalık iyileştirilebilir. Bu gibi durumlar genellikle hastane yatışı gerektirir.
Pankreasın Hormon Salgılayan İyi Huylu Tümörleri
Pankreas insülin, gastrin, VIP, glukagon gibi birçok endokrin ve ekzokrin hormon salgılar. Pankreas içerisinde hormon salgılayan adacıklardan gelişen kanser olmayan ancak vücudun hormonal dengesini bozan iyi huylu tümörler insülinoma, glukanoma, VIPoma, gastrinoma gibi isimler alır. Baze bu tümörler pankreasa komşu organlar ve etraf doku üzerinde de yer alabilir. Tedavide laparaskopik (kamera ile kapalı) ya da açık cerrahi uygulanır. Ameliyat sonrası hormonal denge normale döner.
Pankreas Kistleri
Pankreas kistleri bazen tamamen iyi huylu oldukları gibi bazen de kanser riski taşıyan lezyonlar olabilirler. Tomografi, MR ile radyolojik tanı konabilir. EUS gibi yöntemlerle bu lezyonlar aspire edilebilir ve histopatolojik tanı koyulabilir. Her kistin ameliyatı şart değildir, genellikler takip edilebilirler. Kanser riski taşıyan kistlerin ilgili pankreas bölümü ile birlikte ameliyatla çıkarılmaları gerekir.
Pankreasın Borderline (Kanser Riski Taşıyan Lezyonları)
Müsinöz kistik neoplazi, intraduktal papiller müsinöz neoplazi, seröz kistik neoplazi, psödopapiller neoplazi gibi lezyonlar kanser olmayan ancak kanserleşme eğilimi gösteren borderline (ara form) lezyonlardır. Tomografi, MR, EUS gibi yöntemlerle tanı koyulabilir. Bu lezyonların ilgili pankreas bölümü ile birlikte kapalı ya da açık cerrahi yöntemle çıkarılmaları gerekebilir. Düşük risk taşıyan tipteki lezyonlar için ise yakın takip uygun olacaktır.
İnguinal Herni (Kasık Fıtığı)
Sağ ve sol kasık bölgesindeki karın duvarının yırtılması veya ileri derecede zayıflaması sonucu gelişir. Kasık bölgesindeki fıtık kesesine ince ve kalın bağırsak, omentum denen karın içi yağlı doku, nadiren mesane (idrar torbası) girebilir. Böylece bu alanda şişlik ve ağrı hissedilir. Tanıda muayene ve yüzeyel doku ultrasonu yeterlidir. Hasta ayakta iken fıtık daha çok görünür hale gelir. Bu fıtık kesesinde zamanla ve yaşlanma ile birlikte bağırsak boğulmaları gerçekleşebilir. Kozmetik açıdan kötü bir görümü vardır. Tespit edildiğinde laparaskopik (kamera ile kapalı) ya da açık cerrahi yöntemle mesh (yama) kullanılarak tamir edilir. Kapalı ameliyat sonrası iyileşme ve işe dönüş hızlı olur.
Umblikal Herni (Göbek Fıtığı)
Göbek bölgesi embriyolojik gelişim döneminden itibaren fıtık gelişimi açısından riskli bölgelerdendir. Göbekte karın duvarının zayıflığı ve karın duvarı defekti nedeniyle genellikle omentum denen yağlı doku buradan dışarıya cilt altına doğru çıkar ve göbek fıtığı oluşur. Kötü bir kozmetik görünüme neden olur. Zamanla bu fıtık alanında bağırsak boğulmaları gelişebilir. Tanı muayene ve yüzeyel doku ultrasonu ile konulur. Tespit edildikten sonra laparaskopik ya da açık yöntemle greft (yama) kullanılarak ameliyatla onarılır.
İnsizyonel Herni (Ameliyat Sonrası Gelişen Fıtık)
Daha önce herhangi bir nedenden dolayı geçirilmiş olan karın bölgesi ameliyatlarına bağlı olarak gelişir. Açık ameliyatlar sonrası daha sık görülmekle birlikte laparaskopik ameliyatlardan sonra da gelişebilir. Kötü kozmetik görünüme neden olur. Tespit edildiğinde laparaskopik (kamera ile kapalı) ya da açık cerrahi yöntemle mesh (yama) kullanılarak ameliyat edilir.
Hemoroidal Hastalık
Hemoroidler aslında makat bölgesinde dışkı tutabilmek için anatomik destek sağlayan vasküler yastıkçıklardır. Yaş, sigara, hareketsizlik, karıniçi basıncının artması gibi nedenlerle hemoroidal hastalığa dönüşebilirler. Makatta şişlik, ağrı, kanama gibi belirtileri vardır. İç ve dış olmak üzere iki tipi vardır. Dış hemoroidler dışarından gözle görülebilir ve elle hissedilebilir. İç hemoroidler ise dışkılama esnasında makattan dışarıya çıkabilir, dışkılama sonrası yerine geri döner. Dışarıya çıkıp içeriye geri dönmediği durumlarda acil ameliyat gerekebilir. Planlı hemoroid ameliyatları öncesinde mutlaka rektum kanserinden ayrımını yapmak için rektosigmoidoskopi denen endoskopik incelemeyi yapmak gerekir. Uygun vakalarda endoskopi ile ameliyatsız yöntemler kullanılarak hastalık tedavi edilebilir. Ameliyat esnasında lazer, band ligasyonu, ligasure, koter, harmonic gibi yüksek enerji aletleri kullanılabilir. Günümüzde teknolojik aletlerin gelişmesi ile bu tip maeliyatlar hasta ve cerrah açısından daha konforlu hale gelmiştir. Ameliyat sonrası 1 gecelik hastane yatışı gerektirebilir. Taburculuk sonrası ilaç tedavisi bir süre devam ettirilir.
Anal Fissür
Makat bölgesinde genellikle strese, kabızlığa ya da uzun süren ishale bağlı olarak gelişebilir. Aniden geliştiği durumlarda akut, uzun zamandır devam eden hastalıkta kronik tipten bahsedilir. Muayene ile tanı koyulur. Dışkılama esnasında kanama, ağrı ile kendini gösterir. Tedavide ameliyatsız bir yöntem olan botox enjeksiyonu uygulanabilir. İnatçı ve ilaç tedavisine yanıt vermeyen vakalarda LİS (Lateral İnternal Sfinkterotomi) denen teknikle ameliyat yapılarak iyileştirilir.
Anal Apse
Makat bölgesinde gelişen apse tipidir. Makatta aşırı derecede ağrı, şişlik, zonklama ile kendini gösterir. Tanıda anal MR kullanılır. Tedavide mutlaka apse drenajı ameliyatı uygulanır. Ameliyat sonrası dönemde gerekirse damardan antibiyotik uygulanarak tedaviye devam edilir. Tedavide geç kalınırsa ölümcül sonuçlar dahi oluşturabilir. Acil cerrahi gerektiren durumlardan biridir.
Perianal Fistül
Rektum ve anal bölgenin dışarıdaki cilt dokusu ile arasında kaçak bir hat oluşmasıdır. Apse drenajı uygulanmış hastalarda, enflamatuar bağırsak hastalığı olan hastalarda daha sık görülür. Tanıda anal MR kullanmak gerekir. Tedavisi cerrahidir. Ameliyatta fistülotomi ya da seton yerleştirilmesi teknikleri uygulanır. Cerrahi öncesi mutlaka rektosigmoidoskopi denen endoskopik inceleme kullanılır. Ameliyat sonrası tekrarlama ve birden çok cerrahi müdahale ihtimali yüksektir.
Pilonidal Sinüs (Kıl Dönmesi)
Kuyruk sokumu bölgesinin hastalığıdır. Nadiren iki meme arası gibi bölgelerde de gözlenebilir. Kuyruk sokumunun makata yakın bölgesinde ciltaltında kemiğe kadar uzanan kist oluşumu ile karaterizedir. Bu kist içerisinde genellikle kıllar birikir ve enfeksiyona neden olur. Kozmetik açıdan kötü bir görünüme neden olur ve hastanın yaşam konforunu bozar. Muayene ile tanı koymak mümkündür. Bazen yüzeyel doku ultrasonu da yapmak gerekir. Kuyruk sokumunda corta hatta ciltte delik veya delikler gözlenir. Tedavide hastanın tercihine ve yaşam şekline uygun olan seçenekler kullanılır. Kristalize Fenol, Laser ameliyatsız tedavi seçenekleridir. Hastanın iyileşme süreci ve işe dönüşü daha hızlı olur. Bununla birlikte ileri düzey vakalarda pilodila sinüs eksizyonu ve flep yöntemleri ile cerrahi uygulanır. Daha limitli vakalarda kamera ile mikrosinüsektomi operasyonu yapmak mümkündür. Tekrarlama riski ve birden fazla cerrahi ihtimali yüksektir.
Cilt Lezyonları
Cilt kaynakları lezyonların başında benler gelir. Eğer benler kanser riski taşıyorsa ya da kozmetik açıdan kötü bir görünüme neden oluyorsa ameliyatla çıkarılırlar. HPV gibi etkenlere bağlı cilt lezyonları, siğiller özel şartlarda cerrahi olarak çıkarılır ve kanser gelişim riskini değerlendirmek için patolojik ve genetik incelemeye gönderilir. HPV kaynaklı lezyonlar genellikle genital ve anal bölgede gözlenir. Bu lezyonların bulaşma ihtimali de yüksektir.
Ciltaltı Yerleşimli Lezyonlar
En sık gözlenen ciltaltı lezyonlar lipomlardır. Hasta eliyle bu şişliği hissedebilir, muayene ile tanı koymak mümkündür ancak kanserden ayrımını yapmak için mutlaka yüzeyel doku ultrasonu ile lezyonun niteliğini tespit etmek gerekir. Bir diğer lezyon ise özellikle saçlı deride gözlenen kistlerdir. Bu lezyonlar kötü kozmetik görünüme ve hastada endişeye neden olurlar. Bu lezyonlar tespit edildiğinde daha fazla büyümeden estetik ameliyatla çıkarılmalıdır.